Scan barcode
A review by merveozcan
Carrie by Stephen King
3.0
Hangi akıllı gidip bu kitaba "Göz" adını koymuş harbi merak içindeyim.
Yıllardır Stephen King okumak isterim. Onun adını duymayan kalmamıştır her halde; korku ve gerilimin ustası, film oluyor, yeni kitabı çıkıyor... King'in basılan ilk kitaptan başlamak nasip oldu dünyaca ünlü kalem ustasına.
Geçenlerde film olacak kitapları araştırırken, ölsem hatırlamayacağım biri bana Carrie'nin de film olacağını söyledi. Ben de gittim hemen kitabın konusuna baktım, e ilgimi çekti yani. Böylece aklıma girmiş oldu. Kitabın daha önce film olan bir versiyonu daha da var. Günahın Tohumu diye çevirilmiş. (Bu adlar öldürecek beni..)
Aklıma takılan şey, sen Carrie adlı bir kitaba neden ve nasıl Göz adını koyarsın? kitabı bitirdim, hala mantıklı bir açıklamasını bulamadım...
Konusu
Carrie, hayatı boyunca annesi tarafından suistimal edilmiş, okul arkadaşları tarafından aşağılanmış bir kızdır. Annesinin aşırı ama çok aşırı tutuculuğu, cinselliği günahtan öte görmesi ve kelimenin tam anlamıyla deli olması Carrie'nin hayatını mahvetmektedir. Okuldaki toplu banyo sırasında ilk adetini yaşayan ve arkadaşları tarafından acımasızca aşağılanan Carrie'nin telekinesis gücü o andan itibaren baş göstermeye başlar. Ve bu noktadan sonra geri dönüşü olmayan bazı şeyler olur.
Düşüncelerim
Öncelikle yazılış tarzından bahsedeyim biraz. Yazar, Carrie'nin dramatik hikayesini arada bilimsel raporlar sunarak, tanıkların ifadelerine baş vurarak anlatıyor. Bu hem hikayeyi daha gerçekçi yapıyor, hem de bölüyor. Sevip sevmediğim konusunda kararsız kaldım. Çünkü ne olacağını çok merak ettiğim anlarda beni bölerken, bazen de sıkıldığım anlarda kurtarıcı oldu. Ve de bu yerler spoiler veriyor. Ona gıcık oldum. Kitabın sonunu söylüyordu, nasıl olduğunu da. Dediğim gibi, nasıl bir şey olduğunu gerçekten bilemiyorum.
Carrie'nin mezuniyet balosunda çiçek gibi açılması, popüler çocukların pislikleri tam bir amerikan klasiğiydi. Kitap 1974 yazılmış ama olayları da bugün pek ala tv'de izlersiniz hani. :) O yönden zaman boşluğu falan yok.
Korkudan altıma etmesem bile gerileceğimi sanıyordum ben. Kurgusu güzel, ama beni pek tatmin etmedi kitap. Nasıl ifade edeceğimi de bilemiyorum. Beklentilerim daha büyüktü demek tamamlıyor bunu sanırım.
Bir şekilde kasabadakiler hak ettiler başlarına gelenleri diye düşünüyorum. Gebersin pislikler! Margaret White'ın nasıl bir kadın olduğunu hepsi biliyordu, hepsi her gün buna tanık oluyorlardı, bazen onun deliliklerinin kurbanlarıydılar ve hiçbiri bir şey yapmadı. Hatta hepsi üzerine tuz biber ekti. Oh, yea demek istiyorum. - Kurgu olması umurumda değil.-
Adet olduğu kısımlar ise saçma geldi. Carrie sanki genital bölgesinden bıçaklanmış gibi tarif edilmiş bu doğal olay. İlk kez adet olan bir kız? Anında şelale gibi?
Başka bir kararsız kaldığım kitap daha. Okuyup okumayacağınıza sizin karar vermeniz gerekiyor. ;)
Yıllardır Stephen King okumak isterim. Onun adını duymayan kalmamıştır her halde; korku ve gerilimin ustası, film oluyor, yeni kitabı çıkıyor... King'in basılan ilk kitaptan başlamak nasip oldu dünyaca ünlü kalem ustasına.
Geçenlerde film olacak kitapları araştırırken, ölsem hatırlamayacağım biri bana Carrie'nin de film olacağını söyledi. Ben de gittim hemen kitabın konusuna baktım, e ilgimi çekti yani. Böylece aklıma girmiş oldu. Kitabın daha önce film olan bir versiyonu daha da var. Günahın Tohumu diye çevirilmiş. (Bu adlar öldürecek beni..)
Aklıma takılan şey, sen Carrie adlı bir kitaba neden ve nasıl Göz adını koyarsın? kitabı bitirdim, hala mantıklı bir açıklamasını bulamadım...
Konusu
Carrie, hayatı boyunca annesi tarafından suistimal edilmiş, okul arkadaşları tarafından aşağılanmış bir kızdır. Annesinin aşırı ama çok aşırı tutuculuğu, cinselliği günahtan öte görmesi ve kelimenin tam anlamıyla deli olması Carrie'nin hayatını mahvetmektedir. Okuldaki toplu banyo sırasında ilk adetini yaşayan ve arkadaşları tarafından acımasızca aşağılanan Carrie'nin telekinesis gücü o andan itibaren baş göstermeye başlar. Ve bu noktadan sonra geri dönüşü olmayan bazı şeyler olur.
Düşüncelerim
Öncelikle yazılış tarzından bahsedeyim biraz. Yazar, Carrie'nin dramatik hikayesini arada bilimsel raporlar sunarak, tanıkların ifadelerine baş vurarak anlatıyor. Bu hem hikayeyi daha gerçekçi yapıyor, hem de bölüyor. Sevip sevmediğim konusunda kararsız kaldım. Çünkü ne olacağını çok merak ettiğim anlarda beni bölerken, bazen de sıkıldığım anlarda kurtarıcı oldu. Ve de bu yerler spoiler veriyor. Ona gıcık oldum. Kitabın sonunu söylüyordu, nasıl olduğunu da. Dediğim gibi, nasıl bir şey olduğunu gerçekten bilemiyorum.
Carrie'nin mezuniyet balosunda çiçek gibi açılması, popüler çocukların pislikleri tam bir amerikan klasiğiydi. Kitap 1974 yazılmış ama olayları da bugün pek ala tv'de izlersiniz hani. :) O yönden zaman boşluğu falan yok.
Korkudan altıma etmesem bile gerileceğimi sanıyordum ben. Kurgusu güzel, ama beni pek tatmin etmedi kitap. Nasıl ifade edeceğimi de bilemiyorum. Beklentilerim daha büyüktü demek tamamlıyor bunu sanırım.
Bir şekilde kasabadakiler hak ettiler başlarına gelenleri diye düşünüyorum. Gebersin pislikler! Margaret White'ın nasıl bir kadın olduğunu hepsi biliyordu, hepsi her gün buna tanık oluyorlardı, bazen onun deliliklerinin kurbanlarıydılar ve hiçbiri bir şey yapmadı. Hatta hepsi üzerine tuz biber ekti. Oh, yea demek istiyorum. - Kurgu olması umurumda değil.-
Adet olduğu kısımlar ise saçma geldi. Carrie sanki genital bölgesinden bıçaklanmış gibi tarif edilmiş bu doğal olay. İlk kez adet olan bir kız? Anında şelale gibi?
Başka bir kararsız kaldığım kitap daha. Okuyup okumayacağınıza sizin karar vermeniz gerekiyor. ;)