A review by eliathereader
Ankara, Mon Amour! by Şükran Yiğit

2.0

Kuşkusuz hepimiz geçmişimizle, kendimizin bulduğu ya da bizim için bulunan öykülerimizle varız, her şeyi bugün kadar yarın da yanımızda taşıyacağımızı biliyoruz, belki bizim arkamızdan ‘onun bir öyküsü yoktu’ diye konuşamayacaklar, gün doldurur gibi yaşayıp çekip gitmeyeceğiz bu dünyadan, ama hep aynı acıyı da sürekli bir yük gibi omuzumuzda taşıyamayız, gücümüz yok, kaldıramayız.
.
Ankara, Mon Amour uzun zamandır listemde yer alan bir kitaptı. Hem Ankara’yı sevdiğimden hem de birçok yerde karşıma çıkan bir kitap olduğundan fazlasıyla okumak istiyordum. Bu kitapla ilginç bir deneyimim oldu. İlk 50 sayfayı okuduktan sonra tarzını beğenmeyince yarım bırakmaya karar verdim. Sonra kitap hakkında yazılan yorumlara baktım sonrasında da dayanamayıp sayfaları karıştırarak sona dek ilerledim. Hepi topu 150 küsür sayfa olduğunu idrak edince neden kalan 100 sayfayı okumadığımı kurcaladım. Nihayetinde kitaba devam edip bitirdim. Halihazırda yorumlarını okuduğumdan neler olup bittiğini az çok öğrenmiştim sadece kalan boşluklar doldu. Türk edebiyatında açıkçası 60 ve 80 dönemi hakkında yazılan kitaplar hiçbir şekilde ilgimi çekmiyor çünkü tamamen yabancısı olduğum dönemler. Okuyacaksam da bu dönemler hakkında yazılmış incelemelere, biyografilere daha çok yöneliyorum. Çünkü genelde bu kitaplarda soluksuz bir anlatım ve aşırı sadelik gözlemliyorum (elbette istisnası olan birçok kitap vardır) ve tarz olarak keyif almadığım okumalara dönüşüyor. Ankara, Mon Amour, Ankara’yı sevenlerin büyük ihtimalle seveceği bir kitaptır. Yasak bir aşkı iki çocuğun gözünden anlatıyor. Çok ufak bir kuirliğe yer verildiğini de düşünüyorum. Dönemin siyasi kargaşalarına da ufaktan değiniyor. Kısacık bir roman özellikle eski Ankara’yı bilenler için nostaljik bir hisse sahip olacaktır. Ben bahsedilen bazı yerlerin adını duymuştum ve bazıları hala var ama Ankara’da troylebüse binmek isterdim doğrusu.