A review by urlordlorin
Siddhartha by Hermann Hesse

reflective medium-paced
  • Plot- or character-driven? Character
  • Strong character development? It's complicated
  • Loveable characters? No
  • Diverse cast of characters? No
  • Flaws of characters a main focus? Yes

1.5

Öncelikle, "yoğun" temalar işlemesine rağmen kitap akıyor. Biraz yavaş akıyor ama tökezlemiyor. Yormuyor. Ama hiçbir zaman bu temada bir kitaptan etkilenecek kadar spiritüel olmadım.
Şimdi asıl problemim, Siddhartha karakterinin kendisi. En baştan itibaren, hayatını yaşayan insanları, hayattan keyif almayı ayıplayan bir tavır takınıyor.
Fakirlik ve yokluğu güzelliyor ama bulduğu ilk fırsatta paranın tutsağı oluyor. Bu kısım beni o kadar sinir ediyor ki. Zenginlikten gelen bir insan, neden yokluğu över? İnsanların berbat ve zor, açlık ve sefalet içinde geçen hayatının sana çekici gelen ve övülmeye değer görülen tarafı ne? Sanki hayattan zevk almak kötü bir şeymiş gibi davranıyor 168 sayfa boyunca. Bir kadınla yıllar geçiriyor, onu övüyor, birlikte oluyor ve belki de seviyor ama hâlâ "yosma" diye küçümsemeye devam ediyor.
Kendi küçük dünyasında kendini aydınlanmış biri zannediyor, bu tavrıyla bence tam tersi etki yaratıyor. 
Şimdi başka bir konuya, kitaptaki kadın karakterlere geliyorum.
En baştaki ufak "anne" bahsinden sonra kitapta 2 kadın görüyoruz yalnızca. Kamala ve Siddhartha'nın Kamala ile karşılaşmadan önce görüp reddettiği kadın. İkincisinin zaten bir önemi yok. "Asıl" kadına ulaşmak için bir yol ve işaret yalnızca onu reddedişi. Kamala ise başta okuyucuya önemli gibi hissettirilen, sonra en basit şekilde kullanılıp atılan bir kadın. Bence bu kitaptaki en bilge ve ilgi çekici kişi ama sadece ana karakter üzerinden vicdan mastürbasyonu ve acıma pornosu yazılması için bir köprü olarak harcanmış. Karakterin yalvar yakar birlikte olmaya ikna ettiği kadın, sonradan yosma oluyor, yalnızca bir çocuk taşıyıcısı konumuna düşüyor, hiç sevilmediği oraya çıkıyor ve hayat tarzı küçümseniyor. Yazık.
 
Bunların dışında, kitaptaki olayların tümü bence biraz kopuk ve yalnızca bir fikri karşıya geçirmek için birbirine yapıştırılmış parçalar gibi...
Vasudeva ile tanışma ve ona geri dönüş hariç. Bu kısım, bence çok güzelce düşünülmüştü. İlk Siddhartha'yı ırmağın karşısına geçirdiğinde alacağından bahsettiği karşılığın yalnızca maddî olmayışı, tek taraflı değil, iki taraflı fayda sağlaması çok hoştu. Fakat Vasudeva sanki yine fakirlik güzellemesi için yaratılmış bir karakter gibiydi. Hiçbir şeyi yok, hiçbir şey bilmiyor, yalnızca bu ırmak ve kayık, ama bak ne kadar da bilge!

Tamamen alakasız, çeviride "çoğunlukla" yerine her seferinde "çokluk" kelimesini kullanmak kimin fikriydi? Çok kötü fikir.

Expand filter menu Content Warnings