A review by sinelit
Kumdan Yürek by Abdulrazak Gurnah

4.0

nobel marias'a mı gitsin, ernaux'ya mı gitsin derken hiç tanımadığım abdulrazak gurnah'a gidince hayli şaşırmıştım geçen sene. gerçi yakın zamanda nobel alan yazarlardan tokarczuk'la o kadar anlaşamadık ki, hani bir arkadaşınız sizi "çok iyi anlaşacaksınız" diye başka bir arkadaşıyla tanıştırır ve birbirinden zerre hoşlanmamaktan kaynaklı elektrikle yüklenir ortam... hah, işte o derece anlaşamadığımız için gurnah'a bir miktar önyargılıydım, ama shakespeare adaptasyonu diyince gardım düştü. bir de bu kitap kuzenimden hediye gelince, ki aklımdaki de bunu okumaktı, bana sadece gidip kısasa kısas'ı alıp okumak kaldı.

gerçekten iyi bir adaptasyon kumdan yürek. kısasa kısas'ın çok basit ve çok eski bir hikayesi var aslında: bir kadının "namus"unun sevdikleri için kullanılacak, harcanacak bir şey olması, ya da olmaması. kumdan yürek'i de bu hikayenin merkezinde olmayan çocuğun anlatısı ve hayatı üzerine kurmuş gurnah. kısasa kısas'ta oyunun başlarında öğrendiğiniz skandalı bu kitapta uzun süre tahmin ediyorsunuz. çok yalın bir dili var, ve bu yalın diliyle ağdalı cümleler kurmak için uğraşmaya gerek duymadan sizi o çocuğun derdine gayet güzel ortak ediyor. üstelik hayatını anlattığından, bir olaylar dizisi olmasına rağmen basite kaçmamayı başarmış. bütün bu "olaylar" salim'in başına gelirken siz onun neler hissettiğini de, nasıl yalnız, mutsuz, kimsesiz hissettiğini de anlayabiliyorsunuz. bu anlamda çok mutlu etti kitap beni. bu tür, basite dönüşmeye çok müsait sade dil/olaylı kurgu birlikteliğinden edebi bir zenginlik çıkarabilmek büyük başarı. bu arada zanzibar'a ve hatta bazı başka afrika ülkelerine dair bayağı bir şey de öğreniyorsunuz, üstelik orada doğmuş ve yaşamış birinin bakış açısından.

dün "sonunda kötü bir sürpriz olmazsa çok öveceğim bu kitabı" demiştim. aslında kötü bir şey değil, ama sonlarda kısasa kısas oyunundan alenen bahsedilmesi beni biraz üzdü. bu böyle gönderme olarak kalsa daha iyi olurdu, zaten kitapta biraz ilerleyince anlıyorsunuz oyunun neresine ve hangi karakterlerle gönderme yapıldığını. bu da olmasa dört başı mamur bir kitap olurmuş.

göçmenliğe, aidiyet duygusuna, ve ne işe yaradığına dair sürekli kendi kendine kafa yoran herkese tavsiye edebileceğim bir kitap.