Take a photo of a barcode or cover
caterinasforza 's review for:
Yitirilen Cennet
by John Milton
Bir arkadaşımın önerisi ile okumaya başlayıp, neden bu kadar geç buluştuk diye üzüldüğüm, bitmesin diye araya kitaplar aldığım Yitirilen Cennet'te son sayfayı çevirdim nihayet...
Satırlar akarken kendimi yer yer Ilyada okurmuş gibi keyifli hissettim. Okuyanlar bilir, Homeros'un İlyada'sı şu dizelerle başlar:
"Söyle tanrıça, Peleusoğlu Akhilleus'un öfkesini söyle.
Acı üstüne acıyı Akhalara o kahreden öfke getirdi..."
Yitirilen Cennet'te iki yerde benzer seslenişi görünce mutlu oldum.
"Söyle ilahi peri insanın ilk itaatsizliğini,
O yasak ağacı, kahreden lezzetiyle meyvesinin,
Aleme ölüm ve bizlere onca keder getiren
Ve sebep olan Aden'den mahrum kalmamıza" (syf:24)
ve
"Söyle Tanrıça, neler oldu uyarınca
İmanından dönmesin diye Adem'i..." (syf:269)
Milton'un yaşam öyküsüne baktığımda Yitirilen Cennet'i görme yeteneğini kaybettikten sonra yazdığını öğrendim. Birkaç kaynakta Milton için "İngiliz Edebiyatı'nın Kör Homeros'u deniyordu... Bu yüzden Yitirilen Cennet bu güne kadar okuduğum kitaplar arasında bambaşka bir anlam taşıyor benim için. Eser, şeytanın icraatlarını güzellediği(!) gerekçesiyle eleştiri almış diye okumuş olsam da yazarın yaşam öyküsü, ilgi alanları ve inancına bakarak bu söyleme katılmadığımı belirtmek isterim. Bu kitabı okuyacak olanlar içeriğe yabancı hissetmeyecekler: Adem ve Havva'nın öyküsünden yola çıkarak insanlığın geçtiği/geçeceği yollara getirilen bakış açısı ama bu verileri şiir formunda okura aktarmak müthiş bir başarı!
Aktarmak demişken çevirmeni Yiğit Yavuz'a teşekkür etmeden incelememi bitirmek istemem. Gerek kullandığı nefis dil, gerek açıklayıcı dipnotlarla dilimize kazandırdığı bu eser şu ana kadar okumamış okurların ufkunu açacaktır.
Buradan sonrası benim kitaptan seçtiğim alıntılardan oluşuyor:
"Vah ki duyulmuştu Kıyamet'in geldiğini görenin
Göklerde yükselen ikazı, hışımla saldırdığı vakit
İkinci kez mağlup edilmiş ejderha,
İnsanlardan almak için intikamını:
"Yeryüzünde yaşayanlar, vay halinize!"
“Herkim ki mükâfâtını yeryüzünde,
Acı veren batıl inançlarda, kör tutkularda arar,
İnsanların övgüsünü ister sadece,
Onun payına düşen tam da gereğince,
Yapıp ettikleri kadar boş olacaktır."
"Büyüklüğümüz göze çarpar alabildiğine, Büyük şeyler çıkarırsak küçük şeylerden..."
"Fani şeylerle böbürlenenler, övgüyle bahsedenler
Babil'den, Mısır krallarının eserlerinden,
Görsünler bırakın, nasıl kolayca alt eder kirlenmiş ruhlar
Güç, sanat ürünü en şöhretli abideleri;
Alt etmeleri bir saat sürer hem de,
Sayısız işçinin bir çağ boyunca çalışıp da başardıklarını"
"Zihin kendi başına bir mekandır;
Kendi içinde cenneti cehennem kılar,
Cehennemi cennet."
"...intikam tatlı gelse de başta,
Çok sürmez buruklaşır, dönüp yine kendini vurur. "
"Özsaygıdan kıymetli şey yoktur çoğu zaman;
Yeter ki adilane, hakça olsun zemini..."
"Neyin iyi olduğuna,
Hazza göre karar verme; tabiata uygun olan
Buymuş gibi görünse de.
Sen daha soylu bir maksatla,
İlahi uyumla yaratıldın, kutsal ve saf;..."
Satırlar akarken kendimi yer yer Ilyada okurmuş gibi keyifli hissettim. Okuyanlar bilir, Homeros'un İlyada'sı şu dizelerle başlar:
"Söyle tanrıça, Peleusoğlu Akhilleus'un öfkesini söyle.
Acı üstüne acıyı Akhalara o kahreden öfke getirdi..."
Yitirilen Cennet'te iki yerde benzer seslenişi görünce mutlu oldum.
"Söyle ilahi peri insanın ilk itaatsizliğini,
O yasak ağacı, kahreden lezzetiyle meyvesinin,
Aleme ölüm ve bizlere onca keder getiren
Ve sebep olan Aden'den mahrum kalmamıza" (syf:24)
ve
"Söyle Tanrıça, neler oldu uyarınca
İmanından dönmesin diye Adem'i..." (syf:269)
Milton'un yaşam öyküsüne baktığımda Yitirilen Cennet'i görme yeteneğini kaybettikten sonra yazdığını öğrendim. Birkaç kaynakta Milton için "İngiliz Edebiyatı'nın Kör Homeros'u deniyordu... Bu yüzden Yitirilen Cennet bu güne kadar okuduğum kitaplar arasında bambaşka bir anlam taşıyor benim için. Eser, şeytanın icraatlarını güzellediği(!) gerekçesiyle eleştiri almış diye okumuş olsam da yazarın yaşam öyküsü, ilgi alanları ve inancına bakarak bu söyleme katılmadığımı belirtmek isterim. Bu kitabı okuyacak olanlar içeriğe yabancı hissetmeyecekler: Adem ve Havva'nın öyküsünden yola çıkarak insanlığın geçtiği/geçeceği yollara getirilen bakış açısı ama bu verileri şiir formunda okura aktarmak müthiş bir başarı!
Aktarmak demişken çevirmeni Yiğit Yavuz'a teşekkür etmeden incelememi bitirmek istemem. Gerek kullandığı nefis dil, gerek açıklayıcı dipnotlarla dilimize kazandırdığı bu eser şu ana kadar okumamış okurların ufkunu açacaktır.
Buradan sonrası benim kitaptan seçtiğim alıntılardan oluşuyor:
"Vah ki duyulmuştu Kıyamet'in geldiğini görenin
Göklerde yükselen ikazı, hışımla saldırdığı vakit
İkinci kez mağlup edilmiş ejderha,
İnsanlardan almak için intikamını:
"Yeryüzünde yaşayanlar, vay halinize!"
“Herkim ki mükâfâtını yeryüzünde,
Acı veren batıl inançlarda, kör tutkularda arar,
İnsanların övgüsünü ister sadece,
Onun payına düşen tam da gereğince,
Yapıp ettikleri kadar boş olacaktır."
"Büyüklüğümüz göze çarpar alabildiğine, Büyük şeyler çıkarırsak küçük şeylerden..."
"Fani şeylerle böbürlenenler, övgüyle bahsedenler
Babil'den, Mısır krallarının eserlerinden,
Görsünler bırakın, nasıl kolayca alt eder kirlenmiş ruhlar
Güç, sanat ürünü en şöhretli abideleri;
Alt etmeleri bir saat sürer hem de,
Sayısız işçinin bir çağ boyunca çalışıp da başardıklarını"
"Zihin kendi başına bir mekandır;
Kendi içinde cenneti cehennem kılar,
Cehennemi cennet."
"...intikam tatlı gelse de başta,
Çok sürmez buruklaşır, dönüp yine kendini vurur. "
"Özsaygıdan kıymetli şey yoktur çoğu zaman;
Yeter ki adilane, hakça olsun zemini..."
"Neyin iyi olduğuna,
Hazza göre karar verme; tabiata uygun olan
Buymuş gibi görünse de.
Sen daha soylu bir maksatla,
İlahi uyumla yaratıldın, kutsal ve saf;..."