A review by niyans
Ankara, Mon Amour! by Şükran Yiğit

4.0

Çocukluklarında kısacık bir yazı beraber geçiren Emel ve Suna’nın hem birbirlerinden hem de çocukluklarından kopmasına sebep olan bir olay. Sonrasında yeniden Ankara’da kesişen yollar. Biraz da çeşni olarak Paris ve Berlin…

Kitabın ismi sizi çok Ankara bir hikaye ve çok baskın bir Ankara anlatısı ile baş başa kalacakmışsınız gibi “kandırıyor”. Özellikle tırnak içinde yazdım, dünyanın sonu değil. 2. Bölümde daha baskın bir Ankara arka planı alıyoruz, son 2 bölüm sanki ek gibi. Ama yine de sıkmıyor, boğmuyor, “ne alaka?” Dedirtmiyor.

Karakterlere yakın hissetmemek için bir sebep yok, gerçekçiler. Daha derin işlenebilirlerdi ama sıkmadan boğmadan çok boyutlu hale getirilmişler. Kısacık sayfa sayısına rağmen kör gözüne parmağım karakterler haline gelmemişler.

Ben Türk Edebiyatı’na çok uzağım. Çok nadir Türk yazar okuyorum. Sebebi yok. Muhtemelen etrafımdaki her şey beni yeterince boğarken, kısacık bir süre çalıp, ülke dertlerinden kaçmak isterken daha fazla ülke derdi görmek istemeyişimden. Mine Söğüt okuya okuya doldurdum o istihkakımı. Teşekkürler.

Ankara, mon Amour’u sıkılmadan bitirdim, özellikle ilk bölümde çocukların diyaloglarıyla müthiş eğlendim, hiç yaşamadığım bir döneme nostalji bile duydum ama bir kez daha uzuuuun bir süre Türk Edebiyatı’na ara verme isteğim coştu.

Bu ülke beni yordu dostlarım.