Scan barcode
A review by urlordlorin
Dirk Gently'nin Holistik Dedektiflik Bürosu by Douglas Adams
adventurous
medium-paced
- Plot- or character-driven? Plot
- Strong character development? No
- Loveable characters? No
- Diverse cast of characters? No
- Flaws of characters a main focus? No
1.5
Bilim kurgu ve polisiye arasında sıkışmış, ikisi de olamamış.
O kadar fazla anlamsız karakter vardı ki, hikâyenin ana konusuna hiçbir katkıda bulunmayan. Bana kalırsa Dirk bile bir yere kadar gereksiz olacak şekilde yazılmıştı. Bir “dedektif” değil de, yazarın öylesine olayların çözülme şeklini onun ağzından açıkladığı bir karakter. Hiçbir şekilde olayları çözümlerken bir akıl yürütme şemasını göremiyoruz zaten. Rasgele şeyleri rasgele kendi kafasından birbirine bağlayan bir karakter. Zaten, o, neyin nasıl “unravel” olduğunu açıklamadığı için asla tatmin olmadım. Sadece bu olmuş böyle olmuş.
Susan sadece ölen kişinin kardeşi ve ana karakterin sevgilisi. Ee?
Michael sadece sonunda “hayalet” temasını sanki konuyla ilgisi varmış gibi hikâyeye dahil edebilmek için var.
Richard ana karakter olmasına rağmen hiçbir derinliği yok. Oradan oraya geziyor sadece Dirk’ün ve diğerlerinin peşinde. Bu kadar “bland” bir ana karakter hayatımda görmedim. Hikâyenin merkezinde Richard değil bir tuğla olsaydı daha eğlenceli olabilirdi.
Özellikle bilim kurgu ögelerini çok anlamsızca kitabın içine serpiştirilmiş buldum. Hatta çoğu şey kitabın gidişatı içinde anlamsızdı.Gordon’ın hayalete dönüşmesi, zaman ve mekân yolculuğu, zaman makinesi, uzaylılar, Michael’ın cinayet işlemesi, Elektro Keşişler, hokkabazlık numarası falan filan. Hiçbirinin bana kalırsa plot içinde hiçbir önemi yoktu.
Özellikle son 30 sayfada, olaylar bağlanırken benim için daha da kopuklaştı ve okuması daha da zorlaştı. Normalde fast-paced olduğunu düşünüyordum ama son 30 sayfayı okumakta o kadar zorlandım ki fikrim değişti. Sırf kitabın sonunu bağlayabilmek için aklına gelen her şeyi fırlatmış gibi içine. Bütün temalar yerçekimsiz ortamda süzülüyordu.
Okurken de aşırı aşırı eğlendiğimi söyleyemem. Öyle komik bulmadım. Kitap okumayan ama “derin”, “quirky”, “niş” kitaplar okuyormuş gibi görünmek isteyen beyaz erkekler bayılır buna.
O kadar fazla anlamsız karakter vardı ki, hikâyenin ana konusuna hiçbir katkıda bulunmayan. Bana kalırsa Dirk bile bir yere kadar gereksiz olacak şekilde yazılmıştı. Bir “dedektif” değil de, yazarın öylesine olayların çözülme şeklini onun ağzından açıkladığı bir karakter. Hiçbir şekilde olayları çözümlerken bir akıl yürütme şemasını göremiyoruz zaten. Rasgele şeyleri rasgele kendi kafasından birbirine bağlayan bir karakter. Zaten, o, neyin nasıl “unravel” olduğunu açıklamadığı için asla tatmin olmadım. Sadece bu olmuş böyle olmuş.
Susan sadece ölen kişinin kardeşi ve ana karakterin sevgilisi. Ee?
Michael sadece sonunda “hayalet” temasını sanki konuyla ilgisi varmış gibi hikâyeye dahil edebilmek için var.
Richard ana karakter olmasına rağmen hiçbir derinliği yok. Oradan oraya geziyor sadece Dirk’ün ve diğerlerinin peşinde. Bu kadar “bland” bir ana karakter hayatımda görmedim. Hikâyenin merkezinde Richard değil bir tuğla olsaydı daha eğlenceli olabilirdi.
Özellikle bilim kurgu ögelerini çok anlamsızca kitabın içine serpiştirilmiş buldum. Hatta çoğu şey kitabın gidişatı içinde anlamsızdı.
Özellikle son 30 sayfada, olaylar bağlanırken benim için daha da kopuklaştı ve okuması daha da zorlaştı. Normalde fast-paced olduğunu düşünüyordum ama son 30 sayfayı okumakta o kadar zorlandım ki fikrim değişti. Sırf kitabın sonunu bağlayabilmek için aklına gelen her şeyi fırlatmış gibi içine. Bütün temalar yerçekimsiz ortamda süzülüyordu.
Okurken de aşırı aşırı eğlendiğimi söyleyemem. Öyle komik bulmadım. Kitap okumayan ama “derin”, “quirky”, “niş” kitaplar okuyormuş gibi görünmek isteyen beyaz erkekler bayılır buna.