A review by merixien
Herzog by Saul Bellow

5.0

Herzog okumanın çok da kolay olmadığı metinlerden. Zaman içindeki sıçramaları, karakter sayısı ve Herzog’un dağınık zihninde gezinmek ilk başlarda kitaba adapte olmayı zorluyor.
Kitap, toplumun beklentileri ile kendi özlemleri arasında parçalanmış ortayaşlı bir entelektüelin hikayesi. Bir noktada da “kayıp yahudi neslinin” bireysel aktarımı durumunda. Bu açıdan da pozitivist bir bakış açısına sahip, zira Herzog ile Bellow’un hayatının kesiştiği çokça nokta bulunuyor. Lakin bunun tamamen otobiyografik bir kitap olarak tanımlaması da pek yerinde değil. Daha çok kendisinin karikatürize edilmiş bir versiyonunu sunuyor Bellow. Yazar bunu yaparken de hiçbir şekilde okurun kitapla/kendisiyle bağ kurması, özdeşleşmesi ya da sorularına cevap bulması gibi bir kaygı duymuyor. Tam tersine kendisinin güvensizliklerini ve sorularını hiçbir çözüm olmadan okura geçiriyor. Varoluşa, zaman kavramına, sona dair asla cevabı olmayan soruları okuyana bırakıp vedalaşıyor. En başta söylediğim gibi, okuması çok rahat olmasa da kitabı bitirdiğinizde buna değdiğini görüyorsunuz. Amerikan edebiyatı seviyorsanız, es geçmeyin

“Hayatın dikenlerinin üzerine düşüyorum, kanıyorum. Sonra? Hayatın dikenlerinin üzerine düşüyorum, kanıyorum. Peki ya sonra? Birileriyle yatıyorum, kısa bir tatile çıkıyorum ama çok kısa bir süre sonra, acıdan haz alarak ya da mutluluktan acı çekerek - bu karışımın ne olduğunu kim bilebilir! - yine aynı dikenlerin üstüne düşüyorum. İçimde iyi olarak nitelendirebileceğim, kalıcı olan ne var? Doğumla ölüm arasında, bu sapkınlıktan elde edebileceğim şeyin haricinde hiçbir şey yok mu? Sadece karmaşık duyguların merhametli dengesi mi? Özgürlük yok mu? Sadece dürtüler mi? Peki ya yüreğimdeki onca iyilik, hiçbir anlamı yok mu? Bir şakadan mı ibaret? İnsanın, kendisinin değerli olduğu yanılgısına kapılmasına yol açan sahte bir umuttan? Böylece insanın mücadeleye devam etmesini sağlıyor, öyle mi? Ama ben bu iyiliğin sahte olmadığını biliyorum. Biliyorum. Yemin ederim.”


“...psikolojinin söylediği gibi zihinsel olarak öldürmek doğalsa (günde bir düşünce cinayeti, uzak tutar psikiyatristi) o zaman var olma arzusu iyi bir yaşamı destekleyecek kadar sağlam değil demektir.”