symx 's review for:

5.0

Sandman: Sisler Mevsimi algılarımızın çok ötesinde dolaşan bir grafik roman bana göre. Zamanında "Preacher" serisini okurken hissettiğim alışılagelmemiş, adlandıramadığım hissi bu romanı okurken hissettim. Neil Gaiman'ın dünyasını daha çok keşfetmem gerekiyor elbette ama Sandman özelinde çevremizde dolaşan bizden büyük nesnelerin, kavramların şekillendirilmesini anlatırken bunu inanılmaz biçimde normale indirgemesi, benim için onu diğer yazarlardan ayrı kılan bir element.

Çevremdeki insanlarla konuşurken bu grafik romanı referans alabilmem çok hoşuma gidiyor. Mesela, gecenin geç saatinde birisine "Rüya lordu yanına uğrayıp uyku için sana fısıldamış olabilir mi?" ya da "Sana o saçmalığı yaptığın şey Arzu'ydu, o yüzden çok üzülme" gibi şeyler. Şimdi denkleme "Kader", "Keder", "Hezeyan", "Lucifer" gibi birçok şey girdi! O yüzden buralardan neler üretebilirim şimdilik bilmiyorum. Ve özellikle "Sisler Mevsimi"ni bitirdikten sonra hayal gücümün nasıl genişlediği hakkında hiçbir fikrim yok. Birisi ile hiç cennet ve cehennem kavramları üzerine uzun uzun konuşmadığım için buradaki bilgilerin bana bir faydası olacak mı, büyük muamma!

Velakin bir kitabı tartışma duygusu (ki ne yazık ki İstanbul'daki kitap kulübümden ayrıldığımdan bu yana içimde eksik kalan bir parça bu) ne kadar insan haz veriyorsa, bir kitabın içindeki fikirleri sorgulayarak kendinle çatışma durumu da ayrı bir keyif veriyor. Cennet ve cehennemin olmadığına inanlardan ve kadere inanmayanlardan birisi olarak, bu kitaptaki fikirler "ya varsa ve böyleyse?" diye sorgulatıyor ister istemez. Cehennemi yöneten ya başka bir şeyse? Şu an bildiğimiz cehennem kavramı ya değişmiş, cennetten daha iyi bir şey olmuşsa? Dünyamız milyonlarca yıl önce çok farklıyken orası niye bunca süre boyunca aynı kalsın ki?

Diğer yandan okuduğum en karizmatik karakterlerden birisi Rüya Lordu. Söylediği her şey, hem bizden birisiymiş ama hep bizden üstünmüş gibi. Yaptığı her hareket, yapılması saçma olduğu kadar gerekli de olan bir hareket gibi. Hisleri, öylesine bir güce sahip birisi için sorgulatan ama içten içe bu hissin ne olduğunu bilmemizi sağlayan duyguların birleşimi gibi. Tarifi zor ama kabul edilebilir bir karakter. Çizimlerinin gücü de fazlasıyla var bunda. O kadar gizemli olmasına rağmen öylesine çizimlerden onu öyle iyi anlayabiliyoruz ki anlatması, açıklaması bile tuhaf. "Bebek Evi"nden sonra "Düş Üllke"de bulamadığım şey buydu ama "Sisler Mevsimi"nde bu durumu geri hissetmek epey güzeldi.

Bu kitapta düşündürten diğer olgularsa öldükten sonra bir dünyaya dönmenin ne kadar korkutucu olabileceğini görmek (6. His'i tekrar seyredeceğim) ve bizim istemediğimiz ama başkalarının çok istediği bir gücü başkasına devrederken vereceğimiz seçimin bizi uykularımızdan, rahatımızdan, huzurumuzdan nasıl koparabileceği. İleride yöneticilik konumuna bir şekilde gelirsem bu grafik romanını tekrar okuyup kendime notlar çıkarmam gerekecek!

Keşke bu seriyi tartışabilecek bir ortamımız olabilseydi ve bilmediğim birçok kavramı, bu seride bulunan birçok göndermenin anlamını öğrenebilseydim. Zaman bir şekilde akıp gidiyor ve ilerde bu dileğim gerçeğe döner belki, kim bilir. O gün gelene kadar Rüya Lordu'yla biraz daha sohbet etmem lazım orası belli. Bakalım bu evrende başka nerelere götürecek beni...