A review by merixien
The Alexandria Quartet by Lawrence Durrell

5.0

İskenderiye Dörtlüsü uzun zamandır baskısı beklenen bir seriydi. Hazır Can Yayınları çok güzel kapaklarla yeni baskısının müjdesini vermişken ben de kitap hakkındaki düşüncelerimi paylaşayım dedim.

Kitap İkinci Dünya Savaşı öncesinde Iskenderiye’de bir grup insan arasındaki ilişkileri, dönemin siyasi ortamına etkilerini ve birbirlerinde sakladıkları sırları ele alıyor. Kitabı ise bütün bu süreçte iki kadın karakter ile ilişki yaşayan ve bunlardan birisinin kızıyla Kıbrıs’ta kendini izole edip olayları yazmaya karar veren Darley’nin anlatısından takip ediyoruz. Dört cilt boyunca aynı gerçekliğin -görelilik gibi- farklı karakterlerin perspektifinden nasıl olduğunu görüyorsunuz. O yüzden bağımsız okunabilece ya da bir- iki kitapta sırrı çözülemediğinden kenara bırakılabilecek serilerden birisi değil. Özellikle ilk üç kitapta zaman kavramı tamamen kayıp durumda, olayların hangilerinin önce olduğunu, hangisinin diğerine sebep olduğunu ancak ayrıntılara dikkat ederseniz takip edebiliyorsunuz. Dördüncü kitap ise bütün olayların sıralamasının, tarihinin ortaya çıktığı çözüm anahtarı tadında. Seriyi bu kadar özel yapan detaylardan birisi bu zaten. Okumanız boyunca asla güvenli bir zeminde değilsiniz, tutarlı bir hikayeyi da sınırları belli karakterler yok, önünüze serilen olayların arasında hep bir sis var gibi hissediyorsunuz. Zaman zaman -ki bence gereksiz bir şekilde- Kayıp Zamanın İzinde serisi ile çok kıyaslanan ve benzer bulunuyor ama bence birbirlerinden çok uzaklar. Çünkü böyle küçük bir grubun arasındaki ilişkileri bu kadar birbirine sarılı olmasına karşın, bu kadar gizemli ( her bir ciltte tekrar açılan bir katmanla) anlatması açısından çok farklı bir konumda. Dili biraz cinsiyetçi - maalesef- biraz da dönemine göre bir klasik okur gibi süslü ve betimlemelerle dolu gelebilir. Ancak okuduktan sonra tekrar dönüp okuma isteği uyandıran, savaş dönemi sıradan bir aşk hikayesi kategorisinde başyapıt seviyesine çıkaran da bu dil tercihi aynı zamanda. Zira ben kışın okumama rağmen, İskenderiye’nin o basık, kum kokan boğuk sıcağını- iklimini, sokaklarının kokusunu hissedebildim. Eğer size ikliminizi dahi değiştirebilen, güçlü bir metin okumak istiyorsanız mutlaka bu serisi alın. Tek tavsiyem, zamana yayarak okumanız, yoksa bunaltıcı ve ayrıntıların kaybolduğu bir okuma olabilir.

Bu dörtlüye dair söyleyeceğim son şey, hangi kitabı okusanız o seri içinde favoriniz oluyor ancak bütün hikaye tamamlandığında benim için Justine ve Clea en güzelleri oldu.