You need to sign in or sign up before continuing.
Take a photo of a barcode or cover
munibe 's review for:
Yedikuleli Mansur
by Mehmet Berk Yaltırık
Bu kitaba büyük, gerçekten büyük beklentilerle başladım ve neredeyse emindim seveceğimden zira kitap üzerine yorum yapan neredeyse herkes tadının fazlasıyla İhsan Oktay Anar'a benzediğini iddia ediyordu, Anar ise gerçekten en sevdiğim yazarlardan biri. Fakat gerçekten bu kitabı nasıl Anar'a benzetebildiniz?
Geçmiş zamanlarda geçen ve fantastik ögeler içeren her kitap "İhsan Oktay Anar tarzı"ysa halimiz vahim, çoğu genç yetişkin kitabı uyuyor bu tanıma. Kastedilen şey eğer hikayenin geçmiş zamanda geçmesi, fantastik ögelerin ve ağdalı bir üslubun kullanılması ve tüm bunların felsefi bir altyapıyla harmanlanması ise yine tamam, fakat ben ne ağdalı üslup görüyorum ne de felsefi bir altyapı. Gerçi tamam Anar felsefe okumuş Yaltırık da tarih, biri felsefeyi kullanıyor diğeri de tarihi doğal olarak. Fakat yine de romanı okurken -ROMANı- sürekli dipnotlarla bölünüp tarihi sürecin hakikati hakkında bilgi gösterişine maruz kalmamıza gerek var mıydı bilmiyorum, bundan kısmen rahatsız oldum.
Sonuç olarak kitabı sevmememin başlıca nedeni herkesin eğer Anar'ın tüm kitaplarını okuduysam ve benzer bir şey arıyorsam mutlaka ama mutlaka Yedikuleli Mansur okumamın gerekliliği üzerine uzun tavsiyelerde bulunması fakat kitabın tüm bu laf kalabalıklarını yalancı çıkartması. Ha eğer böyle bir beklenti olmadan başlasam sever miydim kitabı? Yeterli miktarda edebi haz alamadım ve "tarih kitabı mı okuyorum ben yoksa kurgusal bir roman mı" diye çok defalar sinirlendim, o yüzden hayır, muhtemelen sevdiğim bir kitap olamazdı Yedikuleli Mansur.
(Lanetlendim sanırım, eskiden okuduğum her kitabı severdim, çok kötü bir şey bir kitabı okuyup da sevememek ve bunun art arda okuduğun her kitapta başına gelmesi. YKS gerçeği tadımı tuzumu mu kaçırdı acaba?)
Geçmiş zamanlarda geçen ve fantastik ögeler içeren her kitap "İhsan Oktay Anar tarzı"ysa halimiz vahim, çoğu genç yetişkin kitabı uyuyor bu tanıma. Kastedilen şey eğer hikayenin geçmiş zamanda geçmesi, fantastik ögelerin ve ağdalı bir üslubun kullanılması ve tüm bunların felsefi bir altyapıyla harmanlanması ise yine tamam, fakat ben ne ağdalı üslup görüyorum ne de felsefi bir altyapı. Gerçi tamam Anar felsefe okumuş Yaltırık da tarih, biri felsefeyi kullanıyor diğeri de tarihi doğal olarak. Fakat yine de romanı okurken -ROMANı- sürekli dipnotlarla bölünüp tarihi sürecin hakikati hakkında bilgi gösterişine maruz kalmamıza gerek var mıydı bilmiyorum, bundan kısmen rahatsız oldum.
Sonuç olarak kitabı sevmememin başlıca nedeni herkesin eğer Anar'ın tüm kitaplarını okuduysam ve benzer bir şey arıyorsam mutlaka ama mutlaka Yedikuleli Mansur okumamın gerekliliği üzerine uzun tavsiyelerde bulunması fakat kitabın tüm bu laf kalabalıklarını yalancı çıkartması. Ha eğer böyle bir beklenti olmadan başlasam sever miydim kitabı? Yeterli miktarda edebi haz alamadım ve "tarih kitabı mı okuyorum ben yoksa kurgusal bir roman mı" diye çok defalar sinirlendim, o yüzden hayır, muhtemelen sevdiğim bir kitap olamazdı Yedikuleli Mansur.
(Lanetlendim sanırım, eskiden okuduğum her kitabı severdim, çok kötü bir şey bir kitabı okuyup da sevememek ve bunun art arda okuduğun her kitapta başına gelmesi. YKS gerçeği tadımı tuzumu mu kaçırdı acaba?)