Take a photo of a barcode or cover
goddessorcat's reviews
192 reviews
פחד by שטפן צווייג
4.0
Bir kitabın yetmiş sayfa sürmesine alışkın değilim, bu yetmiş sayfanın bu kadar dolu olabilmesine de hiç alışkın değilim.
Ana karakterin iç dünyası o kadar detaylı betimleniyor ki bir yerden sonra Irene gibi düşünüp, onun için bir çıkış yolu aramaya başlamıştım. Irene'in düşüncelerinin değişme hızı ve yönü ise beni şaşırtmadı desem yalan olur; kendi yol açtığı bir durumun yükünü taşımaktaki başarısızlığı ve duygusal zayıflığı sempatimi yiyip bitirdi. Irene'in sinirimi bozması dışında benim için sürükleyiciydi, bitirip kenara koyana kadar kitabı elimden bırakamadım.
İnsanların neden Zweig'tan bu kadar çok bahsettiğini anlayabiliyorum artık, diğer yazdıklarına merak sarmamı sağlayacak bir öyküydü.
Ana karakterin iç dünyası o kadar detaylı betimleniyor ki bir yerden sonra Irene gibi düşünüp, onun için bir çıkış yolu aramaya başlamıştım. Irene'in düşüncelerinin değişme hızı ve yönü ise beni şaşırtmadı desem yalan olur; kendi yol açtığı bir durumun yükünü taşımaktaki başarısızlığı ve duygusal zayıflığı sempatimi yiyip bitirdi. Irene'in sinirimi bozması dışında benim için sürükleyiciydi, bitirip kenara koyana kadar kitabı elimden bırakamadım.
İnsanların neden Zweig'tan bu kadar çok bahsettiğini anlayabiliyorum artık, diğer yazdıklarına merak sarmamı sağlayacak bir öyküydü.
Vejetaryen by Han Kang
5.0
Üçüncü tekerlek şakalarıyla geçirdiğim günün akşamı, sıkılarak D&R'a giriyorum, raflar yerine masalara yerleştirilmiş kitapların arasından birini arkadaşımdan önce okuyup ona vermek için seçiyorum.
*patlama efekti* Keşke Koreceden daha fazla kaliteli eser Türkçeye çevrilse.
Kitabın arkasını okuduğumda bu kadar şaşırtabileceğini düşünmemiştim beni, başlangıcı oldukça sadeydi ve sakin bir gidişatı vardı.
Çevirisinde isimlerin hepsinin Türkçe telaffuzunun yazılması beni garip bir şekilde rahatsız etmiş olsa da geriye kalan her şey adına bir sorunum yoktu. Sadece iki şey. İlki; zaman atlamalarının haber vermeden ve geriye hiçbir dönüş yapılmadan olmasıydı, tek bir sayfayı çevirdiğimde o kadar yılın geçmiş olduğunu kavrayabilmek zordu. İkinci olarak da; son bölümün diğerlerine oranla daha 'blur' bir anlatıma sahip olması bende kitabın sonunun eksik olduğu izlenimini uyandırdı.
Sanki birisi son sayfalarını koparmaya karar vermiş gibiydi.
*patlama efekti* Keşke Koreceden daha fazla kaliteli eser Türkçeye çevrilse.
Kitabın arkasını okuduğumda bu kadar şaşırtabileceğini düşünmemiştim beni, başlangıcı oldukça sadeydi ve sakin bir gidişatı vardı.
Çevirisinde isimlerin hepsinin Türkçe telaffuzunun yazılması beni garip bir şekilde rahatsız etmiş olsa da geriye kalan her şey adına bir sorunum yoktu. Sadece iki şey. İlki; zaman atlamalarının haber vermeden ve geriye hiçbir dönüş yapılmadan olmasıydı, tek bir sayfayı çevirdiğimde o kadar yılın geçmiş olduğunu kavrayabilmek zordu. İkinci olarak da; son bölümün diğerlerine oranla daha 'blur' bir anlatıma sahip olması bende kitabın sonunun eksik olduğu izlenimini uyandırdı.
Sanki birisi son sayfalarını koparmaya karar vermiş gibiydi.
Görünmez Canavarlar by Chuck Palahniuk
4.0
Dövüş Kulübü benim için kesinlikle etkileyici bir kitaptı. Şansımı deneyip aynı yazarın ikinci bir kitabını daha okumak istedim. Yeraltı edebiyatına ilgim olsa da çok fazla deneyimlediğim bir tür değil, o yüzden okuduğumun spekturumun neresinde olduğunu bilmiyorum. Tek bildiğim, aynı yazarın beni her seferinde varoluşsal bir krize sokabilecek bir kaleme sahip olduğu.
Kitap baştan sona duygusal ve felsefi bir rollercoaster gibiydi, okurken etkisini tam olarak hissettirmese de üstüne düşündüğünüzde içinide çok fazla şey uyandıran bir eser.
Kitap tek nefeste bitirilebilecek kadar akıcı, her sayfasında ise Sharon'ın dünyasına dair bir nokta daha aydınlatılıyor; buna rağmen sonda belki de tipik sayılabilecek bir plot twist'e sahip. Belki de yazarın imzası budur? Daha ikinci kitabından bir yorum yapamayacağım.
Kitap baştan sona duygusal ve felsefi bir rollercoaster gibiydi, okurken etkisini tam olarak hissettirmese de üstüne düşündüğünüzde içinide çok fazla şey uyandıran bir eser.
Kitap tek nefeste bitirilebilecek kadar akıcı, her sayfasında ise Sharon'ın dünyasına dair bir nokta daha aydınlatılıyor; buna rağmen sonda belki de tipik sayılabilecek bir plot twist'e sahip. Belki de yazarın imzası budur? Daha ikinci kitabından bir yorum yapamayacağım.
Demian - Emil Sinclair'in Gençliğinin Öyküsü by Hermann Hesse, Kâmuran Şipal
5.0
Hayatımda ilk defa diğer fanların yaptığını yapıp teorileri anlayabilmek için göndermelerin kaynağı kitabı okudum. BTS'e teşekkür mü etmeliyim küfür mü henüz emin olamasam da bir anda hayata bakış açımı değiştiren bir şey bulduğuma kesinlikle eminim.
Kitabı okumamın asırlar almasının birinci sebebi dilinin aşırı derecede zor olmasıydı, anlamakta o kadar güçlük çekiyordum ki sessiz ortamlarda, cümleleri tekrar tekrar okumak zorunda kalıyordum. Yazın bu bir derece kolaydı, tüm gün kafa dinleyebiliyordum ancak okul açıldığında benim için işkence gibi gelmeye başlamıştı okumayı denemek, ben de bırakıp gittim. Geri döndüğümde kafamın bu kadar karışmasına hazır olduğumu sanıyordum; değilmişim.
O kadar garip birisine evriliyor ki Sinclair, kitabın sonunda onu tanımak için muazzam bir çaba harcıyorum, Demian aksine aynı kalmak için direniyor. Yaşlanmak bile istemiyor sanki, Sinclair döndüğünde onu eskisi gibi bulabilsin diye. Sadık dostuna yol göstermek için bekliyor, kadim görevini yerine getirme isteğiyle dolup taşıyor.
Aşırılara kaçan derecelerde felsefe içeren bir kitap, anlamak için harcadığım çabayla kendim yeniden bir kitap yazabilirdim galiba. Bütün kitap boyunca Sinclair'in duygu dünyası hakkında çok fazla şey düşündüm ancak hâlâ cevabını bulamadığım sorular var. Max Demian, Emil Sinclair için ne ifade ediyor? Onun gözünde bu garip yüzlü çocuk hangi kavramlarla eşdeğer? Sanki aşıkmış gibi hissettiren yoğun duygularla bağlı dostuna Sinclair, Demian ise sonsuz bir empati ve yol gösterme aşkıyla.
Kurgusunu basitçe anlatabileceğiniz bir kitap değil, sözler eylemlerden daha büyük bir ağırlık sahibi; kendi hayatınıza indirgemeden yeterli bir etki alabileceğinizi sanmıyorum. Ne anlatmayı denediğini açıklamayı denerken ter döktüğüm bir kitap hakkında bu kadar yazabiliyor olmak beni ciddi anlamda şaşırtıyor. Artık tek isteğim kitap hakkında tartışabileceğim birisi.
Kitabı okumamın asırlar almasının birinci sebebi dilinin aşırı derecede zor olmasıydı, anlamakta o kadar güçlük çekiyordum ki sessiz ortamlarda, cümleleri tekrar tekrar okumak zorunda kalıyordum. Yazın bu bir derece kolaydı, tüm gün kafa dinleyebiliyordum ancak okul açıldığında benim için işkence gibi gelmeye başlamıştı okumayı denemek, ben de bırakıp gittim. Geri döndüğümde kafamın bu kadar karışmasına hazır olduğumu sanıyordum; değilmişim.
O kadar garip birisine evriliyor ki Sinclair, kitabın sonunda onu tanımak için muazzam bir çaba harcıyorum, Demian aksine aynı kalmak için direniyor. Yaşlanmak bile istemiyor sanki, Sinclair döndüğünde onu eskisi gibi bulabilsin diye. Sadık dostuna yol göstermek için bekliyor, kadim görevini yerine getirme isteğiyle dolup taşıyor.
Aşırılara kaçan derecelerde felsefe içeren bir kitap, anlamak için harcadığım çabayla kendim yeniden bir kitap yazabilirdim galiba. Bütün kitap boyunca Sinclair'in duygu dünyası hakkında çok fazla şey düşündüm ancak hâlâ cevabını bulamadığım sorular var. Max Demian, Emil Sinclair için ne ifade ediyor? Onun gözünde bu garip yüzlü çocuk hangi kavramlarla eşdeğer? Sanki aşıkmış gibi hissettiren yoğun duygularla bağlı dostuna Sinclair, Demian ise sonsuz bir empati ve yol gösterme aşkıyla.
Kurgusunu basitçe anlatabileceğiniz bir kitap değil, sözler eylemlerden daha büyük bir ağırlık sahibi; kendi hayatınıza indirgemeden yeterli bir etki alabileceğinizi sanmıyorum. Ne anlatmayı denediğini açıklamayı denerken ter döktüğüm bir kitap hakkında bu kadar yazabiliyor olmak beni ciddi anlamda şaşırtıyor. Artık tek isteğim kitap hakkında tartışabileceğim birisi.
Simon Homo Sapiens'e Karşı by Becky Albertalli
3.0
John Green'den sonra bu tarz kitaplara ilgim olabileceğini düşünmüştüm, sanırım yanılmışım.
Konu olarak kesinlikle ilgi çekiciydi başta, ancak gittikçe beklendik şeyler okumaya başladığımda yapamayacağımı fark ettim; birçok açıdan bir sürü klişenin birleştirildiği tek bir kitap gibiydi. Bir günde bitireceğim kadar akıcıydı ancak kurgu bakımından çok yüksek bir yer edinemedi gözümde.
Konu olarak kesinlikle ilgi çekiciydi başta, ancak gittikçe beklendik şeyler okumaya başladığımda yapamayacağımı fark ettim; birçok açıdan bir sürü klişenin birleştirildiği tek bir kitap gibiydi. Bir günde bitireceğim kadar akıcıydı ancak kurgu bakımından çok yüksek bir yer edinemedi gözümde.
Amerikan Tanrıları by Neil Gaiman, Niran Elçi
5.0
Kitabı bitirir bitirmez hakkında yazmak istedim, son sayfayı okurken mutlulukla birlikte üzüntü bile hissediyordum.
Eğer mitolojiye ilginiz varsa sonuna kadar zevk alarak okuyacağınız bir kitap olduğunu söyleyebilirim, akıcıydı, dünya kültürlerinin başarılı bir cross-over'ıydı ve Amerika'ya bambaşka bir açıdan yaklaşılmıştı. (Benim gibi) İlham arayan bir amatörseniz kesinlikle elinize geçmesi gereken bir kitap.
Eğer mitolojiye ilginiz varsa sonuna kadar zevk alarak okuyacağınız bir kitap olduğunu söyleyebilirim, akıcıydı, dünya kültürlerinin başarılı bir cross-over'ıydı ve Amerika'ya bambaşka bir açıdan yaklaşılmıştı. (Benim gibi) İlham arayan bir amatörseniz kesinlikle elinize geçmesi gereken bir kitap.
Bakir İntiharlar by Solmaz Kâmuran, Jeffrey Eugenides
2.0
Dikkat çekici.
Kitabı ilk gördüğümde böyle düşünmüştüm.
Ancak okuduğumda beni hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Olayları yaşayan ana karakterleri dışarıdan bir göz anlatıyor, o yüzden hiçbir şeyin iç dünyasını öğrenme şansına sahip değiliz, kendi tekrarlayan bir olay örgüsü var ve sonu kesinlikle tatmin edici değildi.
Yazım olarak oldukça hoş bir kitaptı, editöryel herhangi bir hataya da rastlamadım. Sıkıntım kitabın anlattıklarıyla ilgiliydi, her şey öyle yüzeyde kalıyordu ki kitabın sonunda komşu teyzenin anlattığı sıradan bir dedikoduyu dinliyor gibi hissettim.
Kitabı ilk gördüğümde böyle düşünmüştüm.
Ancak okuduğumda beni hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Olayları yaşayan ana karakterleri dışarıdan bir göz anlatıyor, o yüzden hiçbir şeyin iç dünyasını öğrenme şansına sahip değiliz, kendi tekrarlayan bir olay örgüsü var ve sonu kesinlikle tatmin edici değildi.
Yazım olarak oldukça hoş bir kitaptı, editöryel herhangi bir hataya da rastlamadım. Sıkıntım kitabın anlattıklarıyla ilgiliydi, her şey öyle yüzeyde kalıyordu ki kitabın sonunda komşu teyzenin anlattığı sıradan bir dedikoduyu dinliyor gibi hissettim.