Scan barcode
urlordlorin's reviews
187 reviews
Dreams: Vintage Minis by Sigmund Freud
informative
reflective
medium-paced
3.0
Abi get to the point amk ne kadar seviyorsun uzatmayı
Aygır Fatma by Osman Cemal Kaygılı
adventurous
emotional
funny
fast-paced
- Plot- or character-driven? Character
- Strong character development? No
- Loveable characters? No
- Diverse cast of characters? It's complicated
- Flaws of characters a main focus? It's complicated
3.75
Hasan ne kadar sinir bozucu, şıpsevdi bir karakter. O yüzden mutlu olamıyorsun Hasan.
How the Marquis Got His Coat Back by Neil Gaiman
adventurous
fast-paced
- Plot- or character-driven? Plot
- Strong character development? No
- Loveable characters? No
- Diverse cast of characters? It's complicated
- Flaws of characters a main focus? No
3.0
Eh
Evlilik Portresi by Maggie O'Farrell
emotional
tense
fast-paced
- Plot- or character-driven? Character
- Strong character development? It's complicated
- Loveable characters? It's complicated
- Diverse cast of characters? No
- Flaws of characters a main focus? Yes
3.75
Bir saray historical fiction’ından beklediğim kadar drama yokmuş. Ayrıca o kadaaarrrrr fazla anlamsız ‘worldbuilding’ detayı var gibi geldi çoğunlukla. Son yarısı kesinlikle daha iyi.
Ayasli Ile Kiracilari by Memduh Şevket Esendal
lighthearted
medium-paced
- Plot- or character-driven? Character
- Strong character development? It's complicated
- Loveable characters? It's complicated
- Diverse cast of characters? No
- Flaws of characters a main focus? It's complicated
3.5
Kötü değil ama karakterler de asla ayrı ayrı romanları yazılacak ilginçlikte değil. Hatta aralarında en ilginç, üzerine konuşulabilecek karakterler Halide ve Zinet bile olabilir. Arada bir feminizm yapılıyor gibi geldi, takdir ettim, ama kendi görüşünü feminizm yaparken mi yoksa feminizmle karşılık verilen seksist diyalogu yaparken mi belirtiyor çözebilmiş değilim.
Fahri ve anlatıcı karakter arasındaki arkadaşlık çok samimiydi. Tatlı.
Fahri ve anlatıcı karakter arasındaki arkadaşlık çok samimiydi. Tatlı.
Elli Belirsiz by Küçük İskender
dark
emotional
reflective
tense
medium-paced
5.0
Her zamanki gibi. Kusursuz.
A Nervous Breakdown by Anton Chekhov
reflective
fast-paced
- Plot- or character-driven? Character
- Strong character development? No
- Loveable characters? No
- Diverse cast of characters? No
- Flaws of characters a main focus? Yes
2.25
Meh.
Children of Blood and Bone by Tomi Adeyemi
adventurous
emotional
tense
fast-paced
- Plot- or character-driven? A mix
- Strong character development? It's complicated
- Loveable characters? No
- Diverse cast of characters? Yes
- Flaws of characters a main focus? It's complicated
4.25
I feel like I hated most of the characters.
Dirk Gently'nin Holistik Dedektiflik Bürosu by Douglas Adams
adventurous
medium-paced
- Plot- or character-driven? Plot
- Strong character development? No
- Loveable characters? No
- Diverse cast of characters? No
- Flaws of characters a main focus? No
1.5
Bilim kurgu ve polisiye arasında sıkışmış, ikisi de olamamış.
O kadar fazla anlamsız karakter vardı ki, hikâyenin ana konusuna hiçbir katkıda bulunmayan. Bana kalırsa Dirk bile bir yere kadar gereksiz olacak şekilde yazılmıştı. Bir “dedektif” değil de, yazarın öylesine olayların çözülme şeklini onun ağzından açıkladığı bir karakter. Hiçbir şekilde olayları çözümlerken bir akıl yürütme şemasını göremiyoruz zaten. Rasgele şeyleri rasgele kendi kafasından birbirine bağlayan bir karakter. Zaten, o, neyin nasıl “unravel” olduğunu açıklamadığı için asla tatmin olmadım. Sadece bu olmuş böyle olmuş.
Susan sadece ölen kişinin kardeşi ve ana karakterin sevgilisi. Ee?
Michael sadece sonunda “hayalet” temasını sanki konuyla ilgisi varmış gibi hikâyeye dahil edebilmek için var.
Richard ana karakter olmasına rağmen hiçbir derinliği yok. Oradan oraya geziyor sadece Dirk’ün ve diğerlerinin peşinde. Bu kadar “bland” bir ana karakter hayatımda görmedim. Hikâyenin merkezinde Richard değil bir tuğla olsaydı daha eğlenceli olabilirdi.
Özellikle bilim kurgu ögelerini çok anlamsızca kitabın içine serpiştirilmiş buldum. Hatta çoğu şey kitabın gidişatı içinde anlamsızdı.Gordon’ın hayalete dönüşmesi, zaman ve mekân yolculuğu, zaman makinesi, uzaylılar, Michael’ın cinayet işlemesi, Elektro Keşişler, hokkabazlık numarası falan filan. Hiçbirinin bana kalırsa plot içinde hiçbir önemi yoktu.
Özellikle son 30 sayfada, olaylar bağlanırken benim için daha da kopuklaştı ve okuması daha da zorlaştı. Normalde fast-paced olduğunu düşünüyordum ama son 30 sayfayı okumakta o kadar zorlandım ki fikrim değişti. Sırf kitabın sonunu bağlayabilmek için aklına gelen her şeyi fırlatmış gibi içine. Bütün temalar yerçekimsiz ortamda süzülüyordu.
Okurken de aşırı aşırı eğlendiğimi söyleyemem. Öyle komik bulmadım. Kitap okumayan ama “derin”, “quirky”, “niş” kitaplar okuyormuş gibi görünmek isteyen beyaz erkekler bayılır buna.
O kadar fazla anlamsız karakter vardı ki, hikâyenin ana konusuna hiçbir katkıda bulunmayan. Bana kalırsa Dirk bile bir yere kadar gereksiz olacak şekilde yazılmıştı. Bir “dedektif” değil de, yazarın öylesine olayların çözülme şeklini onun ağzından açıkladığı bir karakter. Hiçbir şekilde olayları çözümlerken bir akıl yürütme şemasını göremiyoruz zaten. Rasgele şeyleri rasgele kendi kafasından birbirine bağlayan bir karakter. Zaten, o, neyin nasıl “unravel” olduğunu açıklamadığı için asla tatmin olmadım. Sadece bu olmuş böyle olmuş.
Susan sadece ölen kişinin kardeşi ve ana karakterin sevgilisi. Ee?
Michael sadece sonunda “hayalet” temasını sanki konuyla ilgisi varmış gibi hikâyeye dahil edebilmek için var.
Richard ana karakter olmasına rağmen hiçbir derinliği yok. Oradan oraya geziyor sadece Dirk’ün ve diğerlerinin peşinde. Bu kadar “bland” bir ana karakter hayatımda görmedim. Hikâyenin merkezinde Richard değil bir tuğla olsaydı daha eğlenceli olabilirdi.
Özellikle bilim kurgu ögelerini çok anlamsızca kitabın içine serpiştirilmiş buldum. Hatta çoğu şey kitabın gidişatı içinde anlamsızdı.
Özellikle son 30 sayfada, olaylar bağlanırken benim için daha da kopuklaştı ve okuması daha da zorlaştı. Normalde fast-paced olduğunu düşünüyordum ama son 30 sayfayı okumakta o kadar zorlandım ki fikrim değişti. Sırf kitabın sonunu bağlayabilmek için aklına gelen her şeyi fırlatmış gibi içine. Bütün temalar yerçekimsiz ortamda süzülüyordu.
Okurken de aşırı aşırı eğlendiğimi söyleyemem. Öyle komik bulmadım. Kitap okumayan ama “derin”, “quirky”, “niş” kitaplar okuyormuş gibi görünmek isteyen beyaz erkekler bayılır buna.